Kobi Destekleri - Pegem Mühendislik Ankara
Kobi Destekleri
KOBİ KAVRAMINA GENEL BAKIŞ

1.1. KOBİ KAVRAMI

1.1.1. KOBİ Kavramı ve Tanımı

KOBİ (Küçük ve Orta Ölçekli İşletme) tanımlanması, tek bir tanım üzerinde görüş birliğine varılması oldukça güç olmaktadır. Bunun nedeni ise, KOBİ belirlemek amacıyla kullanılan ölçütlerde hem bilim adamlarının ve araştırmacıların arasında hem de aynı ülkedeki çeşitli kişi kurum ve kanunların tanımları konusunda, işletmelerin faaliyet kollarına ve kullandıkları üretim tekniklerine bağlı olarak ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve işletmelerin türüne göre değişikliklerin söz konusu olmasıdır.

Çeşitli kaynaklarda KOBİ’lerle ilgili farklı tanımlar yapmaktadırlar. Tek bir tanıma ulaşma imkânı olmadığına göre, farklı bölgelerde yapılan farklı tanımlardan ortak bir sonuca varabilmemiz için bir takım hususlar incelenmelidir. Günümüz koşullarında küçük bir ayakkabı satıcısından, bir ayakkabı imalatçısına değin birçok kuruluş küçük işletme olarak kabul edilebilmektedir. İşte bu mukayese zemininin oluşturulabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken bir takım ilkeler vardır. Bu ilkeler şu şekilde özetlenebilir:

-    İşletmelerin büyüklükleri ile ilgili tanımlamalar, o ülkenin ve toplumun özelliklerine uygun olmalıdır. Başka bir ifadeyle, böyle bir tanımlama, belirli bir ülkeye özgü ve özel olmalıdır.
-    İşletmelerde büyüklük, esas itibariyle, belirli bir dönemdeki (genellikle 1 yıl) faaliyet hacmidir. Bu faaliyet hacmi (veya kapasitesi) fiili olarak gerçekleştirileni değil, işletmenin toplam gücünü ifade etmelidir. Çünkü işletmelerin atıl kapasiteleri de, onların büyüklüğünün bir parçasıdır.
-    Büyüklük ölçütleri belirlenirken, farklı özellik ve şartlara sahip olmaları nedeniyle imalat, ticaret ve hizmet sektörleri için, ayrı ayrı sınıflamalar yapılmalıdır.
-    Para değerindeki dalgalanmalar ve enflasyon nedeniyle büyüklük ölçütleri fiziki olarak belirlenmelidir. Büyük işletmelerde bu ölçütler, daha çok üretim ve satış miktarı gibi değerler olmaktadır. KOBİ’lerde) bu ölçütler daha çok işletmenin sahip olduğu fiziki kaynaklara (personel sayısı, makine parkı vs.) yönelik olarak belirlenebilir.
-    Özellikle KOBİ’lerde kullanılacak büyüklük ölçütü mümkün olduğu kadar az ve hatta tek olmalıdır. Her üç sektör (imalat, ticaret, hizmet) için de ortak bir nitelik arz etmesi, hem de kolaylıkla ölçülebilir olması sebebiyle, personel (işgücü) sayısı, KOBİ’ler için uygun ölçüt olabilir.

Günümüzde, küçük işletmeler denilince, eskiden olduğu gibi başarısız olduğu için büyüyememiş, küçük ölçeklerde kalmış işletmeler kastedilmemektedir. Aksine, bunlar dinamik, yenilikçi, fırsatları zamanında değerlendirebilen işletmelerdir. 

1.1.1.1. KOBİ Tanımının Gerekliliği

KOBİ’ler, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup, ülkemizin sosyo ekonomik gelişmesi açısından büyük bir öneme sahiptirler. Genel olarak KOBİ’ler, az sermaye kullanımı yanında daha çok el emeği ile çalışan, çabuk karar verme yeteneğine sahip, düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan ve ucuz bir üretim gerçekleştiren iktisadi teşebbüsler olarak ifade edilebilir.

Günümüzde, küçük işletmeler denilince, eskiden olduğu gibi başarısız olduğu için büyüyememiş, küçük ölçeklerde kalmış işletmeler kastedilmemektedir. Tam tersine küçük işletmeler dinamik, yenilikçi, fırsatları zamanında değerlendirebilen işletmelerdir.  Küçük işletmelerin tanımlanması ve büyük kriterlerinin saptanması tartışmalı bir konudur. Büyüklük ölçüsü olan hangi kriterin alınacağı ve bunların miktarı konusunda ülkemizde çeşitli görüşler bulunmaktadır.  KOBİ’lerin tanımı konusunda yaşanan karmaşa, sağlıklı envanter çalışmasının yapılmasına da engel teşkil etmektedir.

Türkiye’deki KOBİ sayısına ilişkin değerlendirmeler çok çeşitli büyüklükleri içermektedir. Stratejilerin ve politikaların yöneleceği “büyüklük” bilinmediği için de, kaynaklar doğru kullanılmamakta, karanlıkta yön bulmaya çalışmaktadır. Bu yüzden KOBİ’lerin kullanımına sunulan fonlar ve krediler doğru sayı bilinmediğinden kısa sürede tükenmektedir.

Küçük bir büfe, tek kişilik pencere yıkama işlerinden imalat sektörüne kadar birçok kuruluş küçük işletme olarak kabul edilmektedir. İşletme ölçeği için tanımlama yapmanın oldukça pratik nedenleri bulunmaktadır. Devlet desteği alabilmek, kredi avantajlarından yararlanabilmek, ilgili danışmanlık kuruluşlarından destek alabilmek ve sözleşmeler yapabilmek için firma ölçeğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte her tür işletmenin geliştirilmesi ve desteklenmesine yönelik politikaların belirlenmesinde de tanımlamalar büyük kolaylık sağlayacaktır.  KOBİ’leri tanımlayabilmek için bir çok kriter kullanılmış, KOBİ tanımını etkileyen belli başlı faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

-    Zaman
-    Ekonomik düzey
-    Sanayileşme düzeyi
-    Kullanılan teknoloji
-    Pazarın büyüklüğü
-    Faaliyette bulunulan iş kolu
-    Kullanılan üretim tekniği
-    Üretilen malın özellikleri
-    İşgören sayısı
-    Kuruluş ve araştırmalar

KOBİ’lerin belirlenmesi hususu aslında bir “işletme büyüklüğü” konusudur. İşletme büyüklüğü denildiğinde ise akla şüphesiz işletmenin iktisadi faaliyet hacmi ve kapasitesi gelir. İşte bu hacim ve işletme büyüklüğünün ölçülmesi belli ölçütlere dayanır. Burada başlıca iki ölçüt grubu ayırt edilir; nicel ve nitel ölçütler.

Nicelik yönünden tanım yapılırken:

-    İstihdam edilen isçi sayısı
-    İstihdam edilen isçilerin toplam çalışma süresi
-    İşçilerin ücretleri toplamı
-    Sermaye
-    Aktifler toplamı
-    Kar
-    Toplam sabit varlıklar
-    Üretim aşamaları sayısı
-    Toplam çeviri güç miktarı
-    Toplam enerji kullanımı
-    Ciro (satış hasılatı)
-    Pazar payı
-    Makine parkı ve kapasite (üretim hacmi) faktörleri dikkate alınırken,

Nitelik yönüne ağırlık veren tanımlar da ise;

-    Girişimcinin fiilen işletmede çalışıp çalışmadığına
-    Girişimcinin risk alıp almamasına
-    İş bölümü ve uzmanlaşmanın derecesine
-    Bağımsız yönetim
-    Sermayenin sınırlı ve yetersiz olup olmadığına
-    Pazar payının ve etkinliğinin küçük olması
-    Makine ve ekipman kullanım durumu
-    Pazarlık gücü
-    Uygulanan yönetim teknikleri faktörleri dikkate alınır.

Açıkça görülmektedir ki; ekonominin daha küçük çaplı ve hemen hemen bütün işletmelerin KOBİ’ler olarak kabul edilebileceği ekonomilerde tanımlar uygulanan politikalara göre değişebilmektedir.

1.1.1.2. Bazı Ülkelere Göre KOBİ Tanımları

Dünyanın çeşitli ülkelerinde KOBİ’lerle ilgili birtakım tanımlamalar yapılmıştır. Bu tanımlamalar yapılırken bazı ülkeler çalışan personel sayısını dikkate almış, bazı ülkeler işletmelerin yarattığı katma değeri göz önünde bulundurmuş, bazı ülkeler ise işletmelerin sermaye yapılarını dikkate almışlardır. Ancak bu tanımlamalarda kullanılan ölçütler farklı farklı olmakla birlikte genel olarak, çalıştırılan işçi sayısının esas alındığı görülmektedir.  Aşağıda, dünyadaki çeşitli ülkelerdeki KOBİ tanımlarını kısaca yer almaktadır.

Japonya: İmalat ve ticaret sektörleri ayrı ayrı değerlendirilmiş olup, imalat sektöründe 1–4 personel istihdam eden işletmeler cüce, 5–19 personel istihdam edenler çok küçük, 20–299 personel istihdam edenler ise küçük ve orta ölçekli işletme olarak ele alınmıştır. İmalat sektöründeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin sermayesi 100 Milyon Yen’den fazla olmamalıdır.

Avusturya: İşletme ölçeği sektörlere göre farklı şekilde ele alınmaktadır. Buna göre; ticaret ve hizmet sektöründe 0-9 işçiye sahip olan işletmeler küçük iken, üretim sektöründe bir işletme için küçüklük göstergesi 0-99 arasında işçiye sahip olmasıdır.

Almanya: Bir KOBİ cenneti olarak görülen Almanya’da KOBİ’lerin belirlenmesinde kullanılan ölçütler girişimcinin işletmesiyle özdeşleşmesi, işletmenin sermaye piyasasında yer almaması, girişimcinin tüm sorumlulukları ve riskleri üstlenmesi ve bağımsızlık olarak kabul görmüştür. Bu kriterlerin yanında nicel ölçü olarak işçi sayısı dikkate alınmaktadır. Almanya’da yıllık yaklaşık 300.000 işyeri kurulmakta, buna karşılık 250.000 eski firma piyasadan çekilmektedir. Buna göre yılda ortalama 50.000 KOBİ piyasaya katılmaktadır. Almanya’da KOBİ Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan tanım aşağıda verilmiştir. 

-    İmalat Sanayi: 1-49 işçi çalıştıran işletme küçük boy, 50-250 işçi çalıştıran işletme orta boy olarak tanımlanmıştır.
-    Toptan Ticaret: 1-9 işçi çalıştıran işletme küçük boy, 10-99 işçi çalıştıran işletme orta boy olarak tanımlanmıştır.
-    Perakende Ticaret: 1-2 işçi çalıştıran işletme küçük boy, 3-49 işçi çalıştıran işletme orta boy olarak tanımlanmıştır.
-    Ulaştırma, Haberleşme ve Hizmet: 1-2 işçi çalıştıran işletme küçük boy, 3-49 işçi çalıştıran işletme orta boy olarak tanımlanmıştır.

Fransa: Fransa’da yasal düzenlemelere göre küçük ve orta ölçekli işletme; genel olarak yöneticilerin şahsen ve doğrudan doğruya mali, teknik, sosyal, ahlaki ve yasal zorunluluklar üstlendiği işletmeler olup, bu konuda resmi bir tanım yoktur.  Aşağıda, istihdam edilen personel sayısına göre işletme ölçekleri yer almaktadır.

El Sanatları            : 1-9 kişi
Küçük Ölçekli İşletme    : 10-50 kişi
Orta Ölçekli İşletme        : 51-500 kişi

İtalya: Resmi bir tanımın olmadığı İtalya’da devletin finansman yardımlarında kullanılmak üzere, küçük ve orta ölçekli işletmeleri belirlemek üzere ölçek çalışan kişi sayısı şöyledir:

Küçük Ölçekli İşletme     : 1–49 kişi
Orta Ölçekli İşletme        : 50–199 kişi
Büyük Ölçekli İşletme    : 200’den fazla kişi

Uygulamada kullanılan ölçülerden en geçerli olanları, çalışan kişi sayısı ve sabit sermaye yatırım tutarıdır.

Yunanistan: Yunanistan’da yapılan tanımlarda ölçüt olarak istihdam edilen personel sayısı esas alınmıştır. İşveren dâhil 0–9 arası personel istihdam eden işletmeler çok küçük, 10–99 arası personel istihdam eden işletmeler küçük, 100 ve daha fazla personel istihdam eden işletmeler de orta ve büyük ölçekli işletme olarak ifade edilmiştir.

İngiltere: İngiltere’de KOBİ’lerin resmi bir tanımı yapılmamıştır. İmalat sanayinde KOBİ’ler çalışan kişi sayısı ile tanımlanmaktadır. Nitel ölçü olarak işletmenin sermaye piyasasındaki varlığı göz önüne alınmaktadır. Küçük İşletmeler Araştırma Komitesi tarafından yapılmış küçük işletme tanımları şu şekildedir:

İmalat Sanayi            : 250 kişiden az
İnşaat             : 25 kişiden az
Madencilik             : 25 kişiden az
Perakende Ticaret         : Yıllık satış cirosu 50.000 Paund’dan az
Toptan Ticaret         : Yıllık satış cirosu 200.000 Paund’ dan az

Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de KOBİ’lerin net bir tanımı yoktur. Tanımlamada kullanılan nicel ölçü çalışan işçi sayısı ve satış tutarıdır. Küçük işletme kriteri olarak imalat sanayinde personel sayısı 500 ile 1500 kişi arasında, toptancı kuruluşlarda personel sayısı 500’e kadar ve yıllık satış geliri 25 milyon Dolar’a kadar, perakende sektörü ve hizmet işlemleri için de yıllık satış geliri 3 ile 13 milyon Dolar’a kadar olması kriter olarak kabul edilmiştir. ABD’de işçi sayısına göre işletme ölçekleri şu şekildedir:

Küçük Ölçekli İşletme        : 1-499 kişi
Orta Ölçekli İşletme            : 500-1499 kişi
Büyük Ölçekli İşletme        : 1500 kişiden fazla

1.1.1.3. Bazı Uluslararası Kuruluşlara Göre KOBİ Tanımları

Ulusal ekonomilere sağladıkları mal/hizmet ve istihdam katkılarıyla önemli bir role sahip olan KOBİ’lerde haksız rekabetin önlenmesi, tüketicilerin mağdur edilmemesi, ortak sorunlara ortak çözümler bulunabilmesi amacıyla KOBİ sınıfına giren işletmelerin belirlenmesinin gerekliliği ortadadır. Ancak bu belirlemeyle birtakım yaptırımlar belirli işletmelere uygulanabilecek, belirli ayrıcalıklar da ilgili gruba giren işletmelere tanınabilecektir. Bu amaçla, bazı uluslararası kuruluşlar tarafından KOBİ’lerin tanımları yapılmış ve sınırları belirlenmiştir.

OECD Tanımı: OECD’nin küçük ve orta ölçekli işletme konusunda kabul ettiği sınıflandırmada, sadece işletmelerde istihdam edilen personel sayısı esas alınmaktadır. Buna göre ölçek çalışan kişi sayısı şöyledir;

Çok Küçük İşletmeler    : 1–19 (Dâhil) Kişi Arası
Küçük İşletmeler         : 20–99 (Dâhil) Kişi Arası
Orta İşletmeler         : 100–250 (Dâhil) Kişi Arası
Büyük İşletmeler         : 250 Kişiden Fazla

Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) göre; 20’den az personel istihdam eden işletmeler çok küçük, 20– arasında personel istihdam eden işletmeler küçük, 100–499 arasında personel istihdam eden işletmeler orta ölçekli işletme olarak kabul edilmektedir (Basel II ve KOBİ’ler Çalışma Grubu, 2006: 19).

BM Tanımı: Birleşmiş Milletlerin (BM) 1958 yılında Mısır, İsrail ve Türkiye’yi kapsayan bir raporunda, sanayi sektöründe personel sayısı 10’un altında kalan işyerleri küçük sanayi işletmesi olarak kabul edilmiştir (Küçük, 2005; 104).

Dünya Bankası Tanımı: Dünya Bankası, 1–50 personel istihdam eden işletmeleri küçük ölçekli işletme, 51–200 personel istihdam edenleri orta ölçekli işletme, 200’den çok personel istihdam edenleri büyük işletme olarak tanımlamaktadır (İpekgil ve Marangoz, Nisan 2002)

Avrupa Birliği Tanımı: KOBİ tanımları konusunda gerek ulusal gerek birlik bazında karışıklığa neden olmamak üzere yeni bir ortak tanım geliştirmiştir. 7/2/96 tarihli Konsey Kararı çerçevesinde belirgin bir şekilde ortaya konulan KOBİ tanımı işçi sayısı, bilanço büyüklüğü ve bağımsızlık derecesinden oluşan ölçütleri kapsamaktadır. Yeni tanıma göre 250 işçi’den az işçi çalıştıran firmaların KOBİ olduğu kabul edilmektedir. Orta ölçekli bir işletme; 50 ila 250 işçi çalıştıran ve yıllık cirosu 40 Milyon ECU’nun altında olan, yıllık bilançosu 27 Milyon ECU’yu aşmayan işletme olarak tanımlanmaktadır. Küçük işletmeye ilişkin ölçütler ise şöyle belirtilmektedir; 50’den az işçi, 7 Milyon ECU’yu aşmayan yıllık ciro veya 5 Milyon ECU’nun altında bir yıllık bilanço değerine sahip olması. 10’dan az işçi çalıştıran işletmeler “Çok küçük işletme” grubuna dâhil edilmektedir. Küçük ve Orta boy işletmelerin bir başka ölçütü de sahip oldukları bağımsızlık düzeyi ile ilgilidir. Büyük ölçekli bir işletmenin veya ortaklaşa hareket eden birkaç büyük işletmenin bir KOBİ’de sahip olduğu hissenin %25’in altında olması koşulu aranmaktadır.

1.1.1.4. Türkiye’de KOBİ Tanımı

KOBİ’ler, “ekonomik yapının çeşitlenmesini sağlayan, konjonktürel dalgalanmalara daha az duyarlı olan, farklı gelir grupları içerisinde denge unsuru olarak görev yapan, yeni fikir ve buluşların kaynağı olan, endüstride gereken esnekliğin ve yeniliğin sağlanmasına katkı sağlayan, küçük birikimlerin doğrudan yatırıma aktarılmasında önemli rol oynayan, büyük endüstri işletmelerinin girdilerinin ve ara mallarının üreticisi konumuna gelerek onların gelişimini tamamlayıp ekonomide yan sanayi oluşturabilen, tekelciliği önleyen, istihdamın arttırılmasına büyük katkı sağlayan, üretim ve sanayileşmenin yurt geneline yayılmasında etkin bir araç olarak görülen, teknolojik gelişmelerin kırsal yörelere ulaşmasını sağlayan ve daha çabuk karar verme olanaklarına sahip olduklarından ve daha az faaliyet giderleri ile çalıştıklarından hızlı ve ucuz üretimde bulunabilen” işletmeler olarak tanımlanabilirler.

KOBİ’ler, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup, ülkemizin sosyo-ekonomik gelişmesi açısından çok büyük öneme sahiptirler. Genel olarak KOBİler, az sermaye kullanımı yanında daha çok el emeği ile çalışan, çabuk karar verme yeteneğine sahip, düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan ve ucuz bir üretim gerçekleştiren iktisadi teşebbüsler olarak ifade edilebilir. 

KOBİ tanımını etkileyen belli başlı faktörler şunlardır;  “zaman, ekonomik düzey, sanayileşme düzeyi, kullanılan teknoloji, makine, tezgâh ve tesis sayısı, pazarın büyüklüğü, faaliyette bulunulan işkolu, kullanılan üretim tekniği ve kapasitesi, üretilen malın özellikleri, işgören (personel) sayısı, kuruluş ve araştırmalar”.

Bütün ekonomilerin temel dinamiğini oluşturmalarına rağmen, üzerinde görüş birliği sağlanmış genel bir KOBİ tanımı yapmak oldukça güçtür.  Zaten doğaları gereği bu işletmeler için kesin bir tanımlama yapmak olanaksızdır. Sanayileşme düzeyine, işletmelerin bağlı oldukları işkollarına ve üretim tekniklerine bağlı olarak ülkeler arasında, hatta aynı ülkenin farklı bölgeleri ve işkolları arasında KOBİ tanımlamaları değişebilmektedir. 

KOBİ kavramı, hukuki olmaktan çok ekonomik bir anlam taşıyabilmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi tüm bu tanımlamalarda kullanılan ölçüt, bir iktisadi teşebbüste istihdam edilen kişi sayısıdır. Kimi kuruma göre KOBİ’lerde çalışan kişi sayısının 250’nin altında olması gerekirken, bazıları bu sayıyı 99 olarak verebilmektedirler. Bu genel ölçüte ek olarak bazı kuruluşlarca farklı kriterler de kullanılmıştır. Burada, KOSGEB tanımlaması ile Türkiye Halk Bankası’nın KOBİ sınıflandırması ele alınmıştır. Ayrıca, 18 Ocak 2001 tarih ve 2429 sayılı KOBİ Teşvik Kararnamesi ile 2002 yılı başında hazırlanan KOBİ Tanım Yasası’nda yer alan tanımlara da yer verilmiştir.

Türk hukukunda “Küçük ve Orta Ölçekli İşletme” deyimi, daha çok KOSGEB’in kurulması hakkındaki yasada yer almıştır. İlgili başkanlık, ülkemiz sanayinde önemli bir yeri olan KOBİ sanayi işletmelerini desteklemek, rekabet güçlerini geliştirmek ve böylece ulusal ekonomiye katkılarını artırmak amacıyla 12 Nisan 1990 tarihinde 3624 sayılı yasa ile kurulmuştur. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak çalışmalarını sürdüren Kosgeb; Süreç Grupları, Enstitüler, Tekmer’ler ve Kügem’ler aracılığıyla faaliyetlerini çeşitli illerde sürdürmektedir. 

KOSGEB hakkındaki yasanın “tanımlara” ilişkin 2. maddesinde kanunda geçen “işletmeler” deyiminden ne anlaşılması gerektiği şöyle belirtilmektedir; “imalat sanayi sektöründe 1-50 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri küçük sanayi işletmelerini; 51-150 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri orta ölçekli sanayi işletmelerini ifade eder”. KOSGEB, KOBİ Sanayi İşletmelerini üniversite ve yüksekokul mezunu nitelikli eleman istihdamına yönlendirmek ve bu faaliyetlerinin desteklenmesi ile verimliliklerini artırarak ulusal ve uluslar arası ticarette güçlenerek rekabet edebilmelerini sağlamak amacıyla uyguladığı istihdam desteğinden, yararlanmak isteyen işletmelerden; “1-150 arasında işçi çalıştırmak, imalat sanayinde faaliyet göstermek ve gerçek usulde defter tutmak” koşullarını istemektedir. Aynı şekilde, “Ortak Kullanım Atölyesi/Laboratuvarına Yönelik Makine-Teçhizat Desteği” kapsamında da işgören sayısı ile ilgili aynı rakamlara rastlanmaktadır.

18 Ocak 2001 tarih ve 2429 sayılı KOBİ Teşvik Kararnamesi’nde şu tanım yapılmıştır; “imalat ve tarımsal sanayi sektöründe faaliyette bulunan işletmelerden, kanuni defter kayıtlarında arsa ve bina hariç, makine ve teçhizat, tesis, taşıt araç ve gereçleri, döşeme ve demirbaşları toplamının net tutarı 400 milyar TL’yi geçmeyen işletmelerden, 1 ile 9 arası işgören çalıştıranlar mikro ölçekli, 10 ile 49 arası işgören çalıştıranlar küçük ölçekli, 50 ile 250 arası işgören çalıştıranlar ise orta ölçekli işletme sınıfına girmektedir.”

Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE): İlk olarak KOBİ tanımını yapan kuruluş olan DİE’ye göre 1-49 personel çalıştıran işletmeler küçük ölçekli, 50-99 personel çalıştıran işletmeler ise orta ölçekli işletme olarak kabul edilmiştir.

Halk Bankası: KOBİ’lere finansman desteği sağlayan Türkiye Halk Bankasınca yapılan tanım, DPT’nin görüşü alınarak yapılmıştır. Halkbank, teşvik belgeli işletmelerde işgören sayısı 1-150 arası olup, sabit yatırımları 100 Milyar TL’yi aşmayanları; normal KOBİ’lerde ise işgören sayısı 1-250 arası olup, toplam makine ve ekipmanlarının kayıtlı net değeri 400 Milyar TL’yi aşmayanları KOBİ olarak değerlendirmektedir.

Eximbank: Küçük ve orta boy işletmeler 1-200 işçi çalıştıran sanayi işletmeleri olarak kabul edilmiştir.

Hazine Müsteşarlığı (HM): 1-49 işçi çalıştıran işletmeler küçük ölçek, 50-250 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli kabul edilir.

Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM): 1-200 işçi çalıştıran işletmeler KOBİ olarak tanımlanmış, ayrım yapılmamıştır.

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT):  1-100 personel çalıştıran işletmeler küçük, 100-250 personel çalıştıran işletmeler orta ölçekli seklinde kabul edilmiştir.

KOSGEB: 1-50 işçi çalıştıran işletmeler küçük, 51-150 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli kabul edilmiştir.

İstanbul Ticaret Odası (İTO): İTO, işletmeleri bölerken orta ölçekli ayrımı yapmamış, küçük ve büyük ölçekli şeklinde bölmüştür. Personel sayısı 25’ten az olan işletmeler küçük ölçekli, 25’ten fazla olan işletmeler büyük ölçekli şeklinde tanımlanmaktadır.

Ege Bölgesi Sanayi Odası: 5-50 işçi çalıştıran işletmeler küçük, 50-199 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli kabul edilmiştir.

Kayseri Ticaret Odası: 5-15 işçi çalıştıran işletmeler küçük, 15-50 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli kabul edilmiştir.

Gaziantep Sanayi Odası: 1-9 işçi çalıştıran işletmeler küçük, 10-100 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli kabul edilmiştir. 

Vermiş olduğumuz tüm bu tanımlar sonrası belirtmeliyiz ki KOBİ tanımları hem nicel hem de nitel yönleri kapsamamakta sadece nicel kısımları içine almaktadır. Buradan anlaşılan şudur: Günümüzde hala KOBİ’ler gerektiği gibi anlaşılabilmiş değildir. Belki de KOBİ’lerin en büyük sorunu tanımsızlıklarıdır.


1.2. KOBİ’LERİN GELİŞİMİ

1.2.1. Dünden Bugüne KOBİ’ler

Özellikle 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından yaşanan yeniden yapılanma sürecinde göze çarpan en önemli hususlar, sanayileşmenin kalkınma ile eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanması ve büyük ölçekli, ileri teknolojiye sahip üretim birimlerinin sanayi yapısını belirlemesidir. Bu dönemde yaşanan sürekli gelişme ve sanayileşme yapısında, hükümetler büyük ölçekli işletmelere daha çok önem vermeye başlamışlardır.
 
Bu nedenle 1950’li ve 60’lı yıllarda, önemli bir üretim ve istihdam artışı sağlayan büyük ölçekli işletmeler, küçük ve orta ölçekli işletmelerin önemini yitirmesine sebep olmuştur. Hatta bu konjonktürde, küçük ölçekli işletmelerin verimli olamayacağı ve büyük ölçekli işletmeler karşısında rekabet edemeyeceği ileri sürülerek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin birleşmeleri ve ölçek ekonomilerinin gerçekleştirilmesi teşvik edilmiştir.
 
Ancak, 1970’li yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizde büyük ölçekli işletmelerin konjonktür dalgalanmalarına uyum sağlayamadığı ve yeterince esnek olmadığı görülmüştür. Nitekim yaşanan ekonomik kriz neticesinde büyük ölçekli sanayi kuruluşları üretimlerini kısmak, istihdamı düşürmek ve krizden “küçülerek kurtulmak” zorunda kalırken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, sahip oldukları esneklik sayesinde bu krizi daha az maliyetle atlattıkları görülmüştür. Böylece ekonomik krizlerin aşılmasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin önemi kavranmış ve bu işletmeler hızla ön plana çıkmışlardır.
 
Bu gelişmeler neticesinde, küçük ve orta ölçekli sanayi, büyük sanayi ile birlikte ve bir anlamda büyük sanayii tamamlayarak varlığını yeniden ortaya koymuştur.  Böylece, sanayi devriminin başlangıcından 70’li yıllara kadar sanayileşmenin ve kalkınmanın vazgeçilmez bir unsuru olarak görülen büyük ölçekli işletmeler ve bunun temel dayanağı olan “ölçek ekonomileri” ideolojisi yerini, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ön planda olduğu “esnek üretim” sistemlerine bırakmıştır. 
 
Nitekim dünya ekonomisinde yaşanan son gelişmeler, pek çok büyük firmanın üretimde ölçek ekonomilerine ulaşmaktan vazgeçerek, büyüklük içinde küçük firmalar yaratmaya çalışması yönündedir. Böyle bir iş örgütlenmesi ile, verimliliğin artırılması,  tüketici tercihlerindeki değişmelerin daha hızlı ve gerçekçi yakalanabilmesi amaçlanmaktadır. 
 
Netice itibarıyla, son yıllarda pek çok ülkede, gelişme ve büyüme ile ilgili politikalar hazırlanırken, küçük ve orta ölçekli işletmelere özel bir önem verilmeye başlanmıştır.
 
Avrupa Birliği’nde 1983 yılı KOBİ yılı ilan edilmiş ve aynı KOBİ’lere yönelik AB eylem planı kabul edilerek somut ve sürekli destek mekanizması oluşturulmuştur. 1980’li yıllarda ekonomilerdeki globalleşme ve artan rekabet sonucunda KOBİ’lerin ticari ve ekonomik sıkıntıya düşmeleri ile bu destek, açık bir KOBİ politikasına dönüşmüştür.

1.2.2. Ülkemizde KOBİ’lerin Gelişimi

Ülkemizde 1930’lu yılların başından itibaren devletçi bir ekonomik politikaya geçilmiş ve iktisadi devlet teşekkülleri kurularak devlet tarafından yürütülmesini öngören sanayi ve kalkınma planları yürürlüğe konulmuştur. Büyük ölçeklerde işletme kurulması ve büyüklüğün sağladığı maliyet tasarrufundan yararlanılması, o yıllarda tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de tartışmasız kabul gören bir genel yaklaşım olmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Devlet bir yandan özel sektörü ve girişimciliği teşvik ederken, bir yandan da mevcut boşluğu doldurmak üzere kamu iktisadi teşekkülleri oluşturarak bizzat ekonomide rol almaya başlamıştır. Öyle ki, devlet ekonomide bir an önce kalkınma sağlamak amacıyla yerli bir girişimciler grubunun yaratılmasırın şart olduğu bilinciyle hareket ederek, girişimciliğin desteklenmesi amacıyla teşebbüslerde bulunmuştur. Aslında, o döneme hakim olan düşünce, daha Cumhuriyet kurulmadan dokuz ay önce gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’ne de hakim olmuştur. Kongrenin öne çıkarttığı temel ilkelerden bir tanesi, Türk insanırın girişimci yönünün geliştirilmesi amacıyla gerekenlerin yapılması olmuştur. Aysen Tokol, Türk Endüstri İlişkileri Sistemi, Ankara, Nobel Yayın Dağı􀁗ım, 2005, s. 26–30.
 
Bu anlayış ve uygulamaların neticesinde, küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından yerine getirilmesi mümkün olan mal ve hizmet üretimlerin büyük bir bölümü devlet tarafından üstlenilmiştir. Bu durum, KOBİ’lerin geliştirilmesini ve yurt düzeyine yaygınlaştırılmasını adeta engellemiştir.
 
Ülkemizde, küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili tartışmalar daha ziyade 1980’li yıllardan itibaren yoğunluk kazanmış ve gerek bilim adamlarının gerekse politikacıların dikkatlerini üzerlerine çekmişlerdir.  Bunda, ülkemizde politikacılar üzerinde her dönemde oldukça etkili olan Anadolu sanayii ve ticaret çevrelerinin siyasetçiler tarafından tatmin edilmeye çalışılması, 1983 yılının AB’nde KOBİ yılı ilan edilmesi ile başlayan KOBİ programları geliştirme sürecinin ülkemiz üzerine etkisi, 1980 yılından sonra başlatılan ihracata dayalı büyüme stratejisindeki tıkanıklıkları açma yolunda yeni politikalara ve araçlara duyulan ihtiyaç, başlıca etkenler olmuştur.  Başta KOSGEB olmak üzere, çeşitli kamu kuruluşlarında KOBİ’lere destek çalışmaları başlatılmıştır.
     
Altıncı beş yıllık kalkınma planının uygulanmasıyla kobilere yönelik  “Küçük ve orta ölçekli sanayide teknoloji seviyesinin geliştirilmesi, verimliliğin artırılması ve büyük sanayi ile entegrasyonun sağlanması özendirilecektir. Esnaf, sanatkâr ve küçük sanayinin desteklenmesine ilişkin politikalar geliştirilecektir.” Küçük sanayinin geliştirilmesi amacıyla mevzuatta düzenlemeler yapılması, küçük sanayi mamullerinin iç ve dış piyasada rekabet gücüne kavuşturulması ile ilgili destekler verilmesi öngörülmüştür. Süleyman Özdemir – Halis Yunus Ersöz – Halil İbrahim Sarıoğlu Küçük Girişimciliğin Artan Önemi S 185

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996–2000) döneminde ise  küçük ve orta ölçekli işletmeler ve bireysel girişimlerin proje, finansman, organizasyon ve teknoloji alanlarında desteklenmesi, girişimcilik eğitimi verilmesi bu Plan’da da yer almıştır. DPT, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, (Çevrimiçi): http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/vii/ 3.zip, 12.08.2007.

Bugün itibarıyla, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmeleri gerek sayıları, gerekse sınai üretimindeki payları ve gerekse milli gelire katkıları bakımından ülkemiz ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim ekonomik ve sosyal alanda sağlanan gelişmelere paralel olarak küçük ve orta ölçekli işletmeler sayısında da sürekli bir artış meydana geldiği görülmektedir.
 
Bugün KOBİ’ler, AB’nde toplam işletmelerin %99,9’unu (Türkiye’de %99,8’ini), imalat sanayiinin %96,5’ini (Türkiye’de %99,5’ini) oluşturmakta ve toplam istihdamın %72’sini (Türkiye’de %76,7’sini) sağlamaktadır.
 
Ancak, sayı ve istihdam imkânları bakımından ülke ekonomimizde önemli bir çoğunluğa sahip olan KOBİ’lerin dış ticaretteki payı %8’de kalmaktadır. Bu oran ABD’de %32, Almanya’da %31, Hindistan’da %40 ve Japonya’da %38 seviyelerindedir.
 
DİE verilerine göre sanayi sektöründeki işletmelerin 1965’de %97,7’si, 1970’de %97,3’ünü, 1980’de %95’ini KOBİ’ler oluşturmaktadır. 1985 yılında sanayi sektöründeki işletmelerin %94,5’ini, ticaret sektöründeki işletmelerin %98,5’ini, hizmet sektöründeki işletmelerin %98,1’ini çalışan sayısı 1-9 sayısı arasında olan KOBİ’ler oluşturmaktadır.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001–2005) döneminde KOBİlerin verimliliklerinin, katma değer içindeki paylarırın ve uluslararası rekabet güçlerinin artırılması, banka kredileri içindeki paylarının artırılması, modern finansman araçları ve kurumlarıyla (Kredi Garanti Fonu, Risk Sermayesi, Finansman Yatırım Ortaklığı, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı gibi) desteklenmeleri, küçük sanayi sitelerinin yapısı ve kredilendirilmesi, bu sitelerde sektörel dış ticaret şirketlerinin kurulmasırın desteklenmesi (bu suretle ihtisaslaşmış sanayi sitelerinin teşviki), KOBİ’lerin kamu alımları içindeki payırın artırılması, KOBİ’lerle ilgili mevzuatın AB standartlarıyla uyumlulaştırılması, KOBİ’lerin ürün, kalite, verimlilik, işletmecilik alanında geliştirilmeleri Hedeflenmektedir. DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, (Çevrimiçi): http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/viii/ plan8str.pdf, 12.08.2007, s. 124–125.

Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) döneminde  ticaret sektöründeki küçük esnaf ve sanatkar tarzındaki işletmelerin birleştirilerek daha modern ve büyük ölçekli bir yapıya dönüştürülmelerinin teşvik edileceği belirtilmektedir. KOBİ’lere, gereksinim duydukları nitelikli işgücünün yetiştirilmesi, pazara ve teknolojiye erişimlerinin kolaylaştırılması konusunda yardım edileceği ifade edilmektedir. Ayrıca, yeni dönemde KOBi’ler için de çok önemli olan iş ortamırın iyileştirilmesi amacıyla yeni düzenlemelerin yapılacağı, bu kapsamda çalışmayı ve iş yapmayı özendirici bir vergilendirmenin sağlanacağı, işletmelerin rekabet gücünü olumsuz etkileyen vergi ve prim gibi maliyet getiren yüklerin azaltılacağı, altyapı imkanlarırın geliştirileceği, ürün ve girdi piyasalarırın etkinliğinin artırılacağı, özellikle KOBİ’lerde kurumsal yönetişimin destekleneceği ifade edilmektedir. DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı, (Çevrimiçi): http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf, 12.08.2007, s. 30, 43, 74, 75, 89, 91, 100, 112, 113, 119.

1.3. KOBİ’LERİN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ
1.3.1. KOBİ’lerin Önemi

Avrupa’da 1980 yılından itibaren ölçek ekonomileri görüşüne alternatif olarak ‘’Küçük Güzeldir’’ görüşü çok kabul görmeye başlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinde küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin korunması ve geliştirilmesi için bu kesimin gereksinimi olan finansal ve teknolojik destekler veren kuruluşların mevcut olduğu ve KOBİ’lerin yasal düzenlemelerle korunduğu bilinmektedir.

Dünyada ve Avrupa Birliği’nde KOBİ’ler istihdamın önemli bir bölümünü karşılamakta ve sanayi içinde büyük bir yer tutmaktadır. KOBİ’ler küçük, esnek yapıları sayesinde gelişmelere hızla uyum sağlayabilmektedirler. Ölçek üretim yerine butik üretim yaparak müşteri memnuniyetini daha iyi sağlayabilmektedirler. Uluslararası alanda iletişim araçlarının etkisiyle tüketici bilinci değişmiş ve üreticiler için daha esnek bir üretim yapısı sayesinde hızla tüketici isteklerine cevap verme zorunluluğu doğmuştur.

Avrupa Topluluğunda 1985 yılında iş isteyen her 25 kişiden 3’ü ya da % 12’si işsiz kalmıştır. Bu nedenle, son yıllarda özellikle İngiltere’de çok açık biçimde görüldüğü gibi, Avrupa’da önemli istihdam artışını yansıtacak, bir mucizevi iş-istihdam yaratıcı bulmak için araştırma yapılmıştır. Küçük ve Orta ölçekli işletmelerin buna bir çözüm olarak görüldüğü belirtilmiştir. İstihdam sorununun çözümlenmesinde önemleri daha belirgin biçimde ortaya çıkan küçük ve orta ölçekli işletmelerin esasında Avrupa’da 1970’lerden sonra önem kazanmış olduğu görülmektedir. 

KOBİ’lerin ekonomiye katkılarını 5 başlıkta toplayabiliriz.

-    İstihdam yaratılması
-    Esneklik sayesinde yeniliklere hızla uyum
-    Girişimciliği teşvik
-    Butik üretim sayesinde ürün farklılaşması
-    Büyük işletmelere ara malı temini

Genel olarak teknoloji ve buna bağlı olarak üretim teknolojisi hızla değişmektedir. Bununla birlikte tüketici eğilimleri de sürekli değişim halinde, insanlar artık sıradan herkesin kullandığı ürünler yerine kendini özel hissedeceği ürünleri tercih eder hale geldi. Bu durum KOBİ’lerin önemini daha da arttırmaktadır. Çünkü değişimlere esnek ve küçük yapıları sayesinde büyük işletmelerden daha hızlı uyum sağlama şansına sahiplerdir. KOBİ’ler ekonomideki daralma ve hareketlenmelere büyük işletmelerden daha kolay uyum sağlarlar. Bu esneklik onlara avantaj sağlar.

Türkiye’de KOBİ’lerin tarihi 13. yüzyılda kurulan Ahilik sistemine kadar uzanmaktadır. 1933 yılında esnaf ve küçük sanayicinin kredi gereksinimini gidermek için Halk Bankası kurulmuş, Türkiye’de 1963 yılından itibaren başlatılan planlı kalkınma dönemi çerçevesinde hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında KOBİ’ler sürekli olarak yer alarak bugüne kadar gelinmiştir. Yakın tarihe kadar da genelde kağıt üzerinde kalmış, bazı kurumların (KOSGEB vb.) oluşturulmasından başka işlev kazandırılamamıştır. Yazılanlar uygulamaya dönüştürülememiştir.


1.3.2. KOBİ’lerin Özellikleri

Ülkemizdeki KOBİ’lerin genel ekonomik şartlardan olumlu ya da olumsuz etkilenmeleri pek tabii mümkündür. Hukuki yapı, kapasite, katma değer, çalışanların sayıları, girdi/çıktı oranı gibi göstergeler açısından gözlemlenen yapı, yapılan istatistiklerle KOBİ’lerin ekonomi içindeki ağırlıklarına ilişkin verileri ortaya koymaktadır.

Ülkemizdeki işletmelere bakıldığında, bunların homojen bir yapı oluşturmadığı gözlenmektedir. Özellikle ülkemizde imalat sanayiinde çok sayıda küçük işletme ile az sayıda büyük işletmeler ikili bir yapı arz etmektedir. Ancak ülkemizde en yaygın işletme türü genellikle tek kişilik işletmelerdir. Bir işletmenin kendisini geliştirebilmesi, işçilikte, yöneticilikte ve teknik konularda özel bilgi birikimine sahip olunmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak tüm bu vasıflara tek bir kişinin aynı anda sahip olması çok zordur.  Bu tür işletmelerde genelde yetersiz uzmanlaşma söz konusudur. İşletmeci işçi ve müşterilerle şahsen ayrı ayrı ilgilenmek zorundadır. Bu tür işletmeler sermaye ve kredi temininde çoğu zaman güçlüklerle karşılaşırlar. Çünkü işletmelerin yüksek risk, yüksek maliyet gibi çeşitli darboğazları nedeniyle, organize sermaye piyasasından yararlanma imkânları daha da sınırlıdır.

Ülkemizde, gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi küçük işletmeler, nispeten emek yoğun üretim teknikleri kullanan, genellikle kırsal yörelerde kurulu ve finansal imkânları sınırlı işletmelerdir. Büyük işletmeler ise para ve sermaye piyasaları ile bütünleşmiş durumdadır.  Ülkemizde şirketleşme eğilimi son derece düşüktür. Ülkemizde KOBİ’lerin çalışanlar açısından önemli bir sorunu çözdüğü gözlenmektedir. KOBİ’lerin niteliği gereği başarısı, girişimcinin yeteneğine ve enerjisine bağlanmıştır. Çünkü sahiplik ve yöneticilik aynı kişide birleşmiştir. Dolayısıyla iyi bir sahiplik, aynı zamanda iyi bir personel yöneticisi ve muhasebecisi olması beklenemez. Ayrıca Türkiye’deki KOBİ’lerde planlamaya gereken önemin verilmemesi denetim sorununu da beraberinde getirmiştir. Bu gibi sorunlar karşısında girişimciler danışmanlık hizmetinin önemini de kavrayamadıklarından dolayı bocalamakta ve başarısızlığa uğramaktadırlar.

KOBI’ler, çogunlukla piyasada olusan farklarından (üretici rantı) yararlanmak isteyen küçük girisimlerdir. Piyasaya girisler, denge fiyatına kadar devam eder; bu yönüyle serbest piyasanın isler hale gelmesinde ve bunu sürdürmesinde önemli rolleri vardır. Diger yandan, sayıca çok ve hiçbirinin piyasa payı tek basına belirlemeye yetmedigi için tekellerin olusmasını da engellemektedir. Zayıf ve verimsiz olanların, iyi yönetilemeyenlerin piyasadan çekilmesi de piyasanın saglıgı açısından önemlidir. Dokuz Avrupa ülkesinde tarım–dısı sektörlerde her yıl mevcutların % 12-19’u kadar firma kurulmakta veya kapanmaktadır. Bkz.: OECD, SMEs and Entrepreneurship Outlook 2005, a.g.e., s. 21.

KOBI’lerin yenilikçi yanları ekonomiye, piyasalara canlılık getirir. Yeni ürünler, yeni teknolojiler, yeni yöntemler yeni talepler yaratır. KOBI’lerin piyasaların büyük isletmelerce erisilemeyen segmentlerine nüfuz etmesiyle yeni ve ilave talep yaratıldıgı gibi, refahın tüm sosyal kesimler tarafından daha adil sekilde paylasılması da saglanır.İşsizlik sorunun Çözümlenmesinde Kobilerin Özellikleri İstanbul Ticaret Odası Yayın No 2006/45 s 43



1.4. KOBİ’LERİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

KOBİ’lerin büyük işletmeler karşısında, özelliklerinden kaynaklanan birçok avantaj ve faydaları bulunmaktadır. Bunlar:

-    Daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlayabilmeleri,
-    Daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkânı yaratabilmeleri,
-    Toplu olarak değerlendirildiklerinde yapıları itibariyle ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmeleri,
-    Müşteri ve işletme personeli ile daha yakın ilişkiler içerisine girebilmeleri,
-    Sınırlı talebin olduğu alanlarda arz oluşturabilmeleri,
-    Talep değişikliklerine ve çeşitlilikleri ile diğer koşullardaki değişikliklere daha kolay uyum gösterebilmeleri,
-    Bölgeler arası dengeli kalkınmaya katkı sağlamaları,
-    Dolaylı olarak gelir dağılımındaki çarpıklıkları azaltmaları,
-    Büyük sanayi işletmelerinin destekleyicisi ve tamamlayıcısı olmaları,
-    El emeğinin mal ve hizmetin üretilmesinde önemli bir faktör olarak yer almaları,
-    Kolay bozulabilen malların pazarlanması ya da üretilmesine olanak sağlamaları,
-    Teknik gelişmelere kısa sürede ayak uydurabilme yeteneğine sahip olmaları,
-    Yatırım yapılırken daha çok kendi öz sermayelerine ağırlık vermeleri,
-    Desteklenmeleri aynı zamanda ülkedeki işsizliğin azalması anlamına gelmesi,
-    İş görenlerin kendi bölgeleri veya yaşamak istedikleri bölgelerde kurulması,
-    Ülke içindeki farklı bölgelerin kalkınmasında ve çevrenin korunması, KOBİ’lerin avantajları olarak sıralanabilir.

Diğer taraftan, KOBİ’lerin karşılaştığı sorunlar ve dezavantajları ise:  (Yüksel, 2005: 8-9, Akgemci, 2001, Yılmaz F., 2003):

-    Teknoloji düzeylerinin genellikle düşük olması,
-    Yurtiçi ve yurtdışı teknik ve ticari gelişmeleri izleyememeleri,
-    Nitelikli eleman sıkıntısı çekmeleri,
-    Genel yönetim yetersizlikleri,
-    Vergi ve diğer kamusal yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla kayıt dışı çalışma,
-    Kurumsal yönetişim eksiklikleri,
-    Hesap ve kayıt düzenindeki aksaklıklar,
-    Finansman fonksiyonundaki eksiklikleri (finansal planlama, risk yönetimi, vb.),
-    Uluslararası rekabet edebilirliklerinin zayıf olması,
-    Olumsuz rekabet,
-    Genel yönetim yetersizliği,
-    Özellikle stratejik kararların işletme sahip veya ortaklarınca alınıp, orta ve/veya alt düzey görevlilerin tam katılımının sağlanamaması,
-    İşletme bünyesinde, mali danışman veya uzman istihdam edememe,
-    Uzman bir finansman ekibi veya departmanından yoksunluk,
-    Sermaye yetersizliği,
-    Finansal planlama yetersizliği,
-    Banka ve diğer finansal kurumlardan yeterli desteği görememe,
-    Sermaye piyasasından yeterince yararlanamama,
-    Ürün geliştirme eksikliği,
-    Üretim ve satış arasındaki koordinasyon yetersizliği,
-    Modern pazarlama etkinlikleri sergileyememe,
-    İşletmelerin küçük veya orta ölçekli olması sonucu ihale vb. etkinlikleri izleyememe,
-    İşyerinin veya yerleşim alanının küçüklüğü,
-    Bağımsızlığını kaybetme ve batma riski,
-    Kalifiye eleman sağlayamama,
-    Mevzuat ve bürokrasi,
-    Finansman kaynaklarına erişim, KOBİ’lerin dezavantajları olarak sıralanabilir.

1.5. KOBİ’lerin Sınıflandırılması
Kobileri fonksiyonlarına göre, işletme büyüklüklerine göre, işletme türlerine ve çalışan sayısına göre sınıflandırılmaktadır.

1.5.1. Fonksiyonlarına Göre Sınıflandırma
1.Üretim İşletmeleri: Bu türdeki işletmeler hammedeleri alarak işler ve tüketime sunar. Küçük ölçekte imalat yaparlar diyebiliriz. Lokantalar, mobilyacılar vb. bu gruba girmektedir.
2.Ticaret İşletmeleri: Üretim mallarını doğrudan doğruya üreten değil üretilmiş malı tüketiciye sunan işletmelerdir. Eczane, büfe, market vb. işletmeler bu sınıfa girmektedir.
3.Hizmet İşletmeleri: İmalat ve ticaret işletmeleri ile doğrudan tüketiciye hizmet eden işletmelerdir. İnsanların satın alma gücü arttıkça bazı hizmetleri kendileri yapmaktansa, satın almayı tercih eder hale gelmişlerdir. Bunun neticesinde bu tip işletmeler hızla artmışlardır. Kuru temizleme, ayakkabı tamirciliği, kuaförler, oteller, seyahat acentaları bunlara örnek gösterilebilir. Ömer Dinçer, Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Timaş Yayınları, İstanbul, 1994

1.5.2. İşletme Büyüklüklerine Göre Sınıflandırma
; işletme “yasal statüsü ne olursa olsun, bir veya birden çok gerçek veya tüzel kişiye ait olup, bir ekonomik faaliyette bulunan birimler” şeklinde tanımlanırken, KOBİ’ler ise şu şekilde tanımlanmaktadır:
a)Mikro işletme: 10 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da finansal bilançosu 1 milyon TL’yi aşmayan çok küçük ölçekli işletmeler,
b)Küçük işletme: 50 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da finansal bilançosu 5 milyon TL’yi aşmayan işletmeler,
c)Orta büyüklükteki işletme: 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da finansal bilançosu 25 milyon TL’yi aşmayan işletmeler.

1.5.3. İşletme Türlerine Göre Sınıflandırma

YÖNETMELİK Karar Sayısı : 2005/9617
Madde 7 - KOBİler, çalışan sayıları veya mali bilgilerinin tespitine yönelik olarak; diğer işletmeler ile olan sermaye veya oy hakkı ilişkilerine göre bağımsız işletmeler, ortak işletmeler ve bağlı işletmeler olmak üzere üçe ayrılır.
Bağımsız işletme
Madde 8 - Gerçek veya tüzel kişilerin sahip olduğu ve bu Yönetmeliğe göre ortak veya bağlı işletme sayılmayan bir işletme;
a)          Başka bir işletmenin % 25 veya daha fazlasına sahip değilse,
b)    Herhangi bir tüzel kişi veya kamu kurum ve kuruluşu veya birkaç bağlı işletme tek başına veya müştereken bu işletmenin % 25 veya daha fazla hissesine sahip değilse,
c)    Konsolide edilmiş hesaplar düzenlemiyorsa ve konsolide hesaplar düzenleyen başka birişletmenin hesaplarında yer almıyorsa ve bu nedenle bağlı bir işletme değilse, bağımsız işletme kabul edilir.
Ortak işletme
Madde 9 - Bir işletmenin tek başına veya bağlı işletmeleriyle birlikte hakim etki yaratmayacak şekilde, başka bir işletmenin oy hakları veya sermayesinin % 25inden fazlasına ve % 50sinden azına sahip olması, yahut kendisinin oy hakları veya sermayesinin % 25inden fazlasına ve % 50sinden azına başka bir işletmenin hakim etki yaratmayacak şekilde sahip olması durumunda bunlar ortak işletme sayılır. Sermaye ve oy hakları payından yüksek olan esas alınır.
Birinci fıkrada belirtilen % 25 oranı;
a)          Kamu yatırım şirketleri, girişim sermayesi yatırım ortaklıkları ve bir işletmedeki toplam yatırımları iki milyon YTLyi aşmamak şartıyla kendi fonlarını borsaya kote edilmemiş işletmelere yatıran ve düzenli olarak risk sermayesi yatırımlarında bulunan gerçek kişiler veya kişi grupları,
b)    Üniversiteler, üniversitelerin kurduğu vakıflar ve kâr amacı gütmeyen araştırma merkezleri,
c)    Bölgesel kalkınma fonları da dahil kurumsal yatırımcılar,
d)    Yıllık bütçesi on sekiz milyon YTLden az olan veya nüfusu beşbinden az olan yerlerdeki; belde belediyeleri dahil belediyeler ve köy tüzel kişilikleri, tarafından aşılsa bile bu işletme bağlı işletme ilişkilerine sahip olmaması şartıyla bağımsız işletme sayılır.
Bağlı işletme
Madde 10 - Bir işletme;
a)           Başka bir işletmenin sermaye veya oy haklarının çoğunluğuna sahip olma,
b)    Başka bir işletmenin yönetim, yürütme veya denetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu atama veya azletme yetkisine sahip olma,
c) Başka bir işletmenin hissedarı veya ortağı olup, bu işletmenin diğer hissedarları veya ortaklarıyla yaptığı anlaşma ile bunların oy haklarının çoğunluğunu tek başına kontrol etme hakkına sahip olma, şartlarından en az birini taşıması halinde bağlı işletme sayılır.
9 uncu maddenin ikinci fıkrasında sayılan yatırımcıların; hissedarlık hakları saklı kalmak kaydıyla, söz konusu şirketlerin yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak yer almaması halinde, hiçbir hakim etkinin olmadığı kabul edilir ve bu işletmeler bağımsız işletme sayılır. Ancak söz konusu yatırımcıların bir veya birden fazla işletme ile bağlı işletme ilişkilerinden herhangi birine sahip olması durumunda bunlar bağlı işletme sayılır.
Müşterek hareket eden gerçek kişi veya gerçek kişi grupları yoluyla bağlı işletme ilişkilerinden bir veya birkaçına sahip olan işletmeler, faaliyetlerinin bir kısmını veya tamamını aynı piyasa veya yakın piyasalarda gerçekleştiriyorlarsa bağlı işletme sayılırlar.

1.5.4. Çalışan Sayısına Göre Sınıflandırma

Günümüzde işletmelerin sınıflandırılması sermayelerine, pazar alanlarına, çalışanların sayısına ve hukuki yapılarına göre yapılmaktadır. Fakat en önemli sınıflandırma çalışanların sayısına göre yapılan sınıflandırmadır. Çalışanların sayısına göre yapılan sınıflandırmada AB nin ölçütleri şunlardır: 1-99 arasında çalışanı olanlar küçük işletmeler 100-499 arasında çalışanı olanlar orta ölçekli işletmeler 500 ve üstü çalışanı olan işletmeler ise büyük ölçekli işletmeler kategorisine girmektedir Türkiye de ise Devlet İstatistik Enstitüsünün (DİE) yaptığı değerlendirmelerine göre: 1-24 arasında çalışanı olan küçük işletmeler 25-100 arasında çalışanı olanlar orta ölçekli işletmeler 101 ve üstünde çalışanı olanlar büyük işletmelerdir. Bu tanımlamaların yanı sıra diğer bir takım kuruluşlara göre de şu şekilde KOBİ türleri mevcuttur.
 KOSGEB:  1-50 kişi
DİE: 1-25 kişi
HALK BANK: 1-150 kişi
DTM: 1-200 kişi
Hazine Müşteşarlığı’nın yeni tanımı ise mikro kobiler en çok 9 işçi çalıştıran işletmeler olacaktır.

Küçük kobiler 10 ila 49 arasında işçi çalıştıran kuruluşlar olarak atnımlanıp. Orta kobiler ise 50-250 işçi çalıştıran kobiler olarak tanımlanmaktadır. İmalat ve tarım sanayiinde faaliyette bulunan ve yasal defter kayıtlarında arsa ve bina hariç makine ve teçhizat, tesis, taşıt araç ve gereçleri, döşeme ve demirbaşların toplam tutarı 400 milyar lirayı aşmayan 1 / 250 arasında işçi çalıştıran işletmeler KOBİ olarak kabul edilecek.

1.6. KOBİ’lerin Ekonomik ve Sosyal Sisteme Katkıları

KOBİ’ler ekonomik ve sosyal sistemde çok önemli işlevleri yerine getirmektedirler. KOBİ’ler ülkemizde istihdam ve üretimin önemli dinamiklerindendir. KOBİ’ler yeni fikir ve buluşların kaynağı olup, sanayide esnekliğin sağlanmasına katkıda bulunurlar. KOBİ’ler işsizliği azaltmakta, yeni sanayi kolları meydana getirmekte, ekonomik krizleri kolayca atlatabilecek kadar sanayi kolları meydana getirmekte ve esnek yapıya sahip bulunmakta, en önemlisi de sanayi kuruluşlarına oranla faaliyetlerinde ve karlılık durumlarında daha başarılı olabilmektedirler.

Globalleşen dünyada ekonominin sağlıklı ve hızlı gelişimi için KOBÎ’lerin siyasi-sosyal ve ekonomik açıdan güçlendirilmeleri, piyasalarda rekabet etme güçlerini arttırmıştır. Pazar ekonomisinin gereklerini yerine getiren ve iş hacmi yaratacak ülkelerin büyüme hızında yaptıkları olumlu katkılar artık tüm ülkeler tarafından daha iyi anlaşılmaktadır.

Dünyadaki kimi araştırmacılar, KOBİ’lerin ekonomik sisteme olan katkılarını şu şekilde sıralamaktadırlar:

-    Büyük işletmelerin ve KOBÎ’lerin çalışmalarında birbirlerine bağımlı olmaları,
-    Yeni fikir ve buluşların ortaya çıkmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunmaları,
-    Serbest pazar ekonomisinde rekabetin sürdürülmesine yardımcı olmalarıdır.

Buna dayanarak, Türkiye’de özellikle istihdam yönünden önemli bir yere sahip bulunan KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal sisteme olan katkılarını da şu şekilde sıralayabiliriz:

-    Bölge sanayilerinin çeşitli sorunlarını çözmek.
-    Bölge sanayilerinin gelişmesine yardımcı olmak,
-    Özel birtakım beceri ve teknoloji isteyen mallar üretmek.
-    Büyük sanayi işletmelerine yardımcı olmaktır.

KOBİ’lerin ülkemiz ekonomisine ve sosyal hayatımıza olan bu denli katkılarından dolayı, diğer kalkınmakta olan ülkelerde olduğu biçimde Türkiye’de de desteklenmesi, KOBİ’ler açısından daha verimli sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Bunun içinde KOBİ’lerin önündeki engeller kaldırılmalı, KOBİ’ler teşvik edilmeli ve dünyayla entegrasyon süreci içerisindeki işletmelerin kayık oldukları yere gelebilmeleri için kendilerine destek verilmelidir.


1.6.1. KOBİ’lerin Ekonomiye Katkıları

KOBİ’lerin ekonomiye katkılarını üç alt başlıkta incelemek mümkündür. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.

İstihdama Katkısı: Konjonkturel dalgalanmalarda, iktisadi ve mali krizler karşısında daha dayanıklı olmaları, pazar koşullarındaki değişmelere büyük uyum göstermeleri nedeniyle KOBİ’ler, ortaya çıkabilecek olumsuz durumları büyük işletmelere oranla daha az etkilenerek geçiştirebilirler. Ayrıca, teknolojik yeniliklere de çabuk uyum sağlayabilirler. Bunların sonucu olarak süregelen faaliyetleri ile devamlı istihdam kaynağı durumundadırlar. Bünyelerinde çalışan elemanlar, genellikle işletme bünyesinde mevcut olan her faaliyetten sorumlu oldukları için, iş konusunda birçok şey öğrenerek, çalıştıkları sürece eğitim de almış olurlar. Birçok kalifiye eleman, teknik eğitimlerini önce bu tip küçük işletmelerde yaparlar. Bunların yanı sıra, küçük işletmelerin ülkenin her yerinde kolaylıkla kurulabilmesi bireylere rahat iş bulma imkânı sağlamaktadır.

Dış Ticarete Katkısı: Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar, küçük boy işletmelerin ülke ihracatının gelişiminde büyük katkılarının olduğunu ortaya koymuştur. GSMH’nin en fazla dış ticaretten sağlandığı ülkelerde KOBİ’lerin işlevi farklı bir görünüm almakta, çok sayıda küçük işletmenin modern teknoloji içinde ihracata yönelik üretim yaptıkları görülmektedir.

Üretime Katkısı: Sanayileşmenin ilk dönemlerinde, tüm ülkelerde üretimdeki firmalar küçük ölçekli firmalar olup, taşınması zor olan bazı ürünlerin küçük işletmelerde üretilmesi olanağı vardır. KOBİ’ler her ülkede ekonominin önemli bir parçası olup, bu firmalar ve istihdamdaki payları sürekli artış trendine sahiptir.

1.6.2. KOBİ’lerin Sosyal Sisteme Katkıları

Kobiler ekonomik kalkınma ve sisteme ekonomik anlamda katkılarının yanında sosyal olarak da katkı ve sosyal gelişime etkileri de vardır. Dolaylı anlamda düşünüldüğünde ekonomik katkıları ile sosyal katkıları birleştirildiğinde bir bölge veya şehirin sosyo ekonomik gelişmişliğini kalkındırmadan, sosyal yeniliklere kapı açmaya kadar etki alanı vardır.
Gelir Dağılımında Adaletin Sağlanması, Bireysel refaha olan katkıları açısından bakıldığında, işsizliğin çok yüksek olduğu bir ekonomik yapıda, KOBİlerin gerçekleştirdiği yatırımlar sonucu istihdama yaptıkları katkıların, bireylerin refahını direkt olarak etkilediği bilinmektedir. Bu yolla, birçok kişi işsizken istihdam edilir hale gelmektedir. Özdemir – Ersöz – Sarıoğlu; a.g.e., s.58

Bölgesel Farklılıkların Azaltılmas: Büyük işletmeler genel olarak büyük şehirlerin çevrelerinde yerleşmekteyken, KOBİ’ler kurulma aşamasında sahip oldukları sermaye, işyeri büyüklüğü gibi nedenlerle gelişmemiş yörelerde de kurulabilmekte bu sayede gelişmemiş olan bu yörelerde istihdam artışına katkı sağlayarak hem işsizlik nedeniyle toplumsal anlamda ortaya çıkabilecek olumsuzluklara hem de gelişmemiş yörelerden gelişmiş olan büyük şehirlere göçün önlenmesine olumlu katkılar sağlayabilmektedirler Gök; a.g.e., s.142

Göçün ve Göç Sonucu Oluşan Olumsuz Etkilerin Azaltılması: KOBİ’ler bir taraftan bölgesel kalkınmışlık farklarının  ortadan kalkması yoluyla göçü önleyici etki yaparken, kırsal alandan kentsel alana göç eden bireylerin, ekonomik ve sosyal hayata kazandırılmaları ve üretken hale gelebilmeleri konusunda, organizasyon yapıları ( işletme sahibi ve yönetici vasıflarının aynı kişide birleşiyor olması nedeniyle işçi ve işveren arasında oluşan ilişkiler ağı ), emek yoğun üretimleri, iş deneyiminin kazanılmasında sahip oldukları rollerle etkili bir çözüm mekanizması olma imkanına sahip bulunmaktadırlar.Özkan Öztürk İstiihdam Konusunda Kobilerin Önemi s 25
Sosyal Dışlanmanın Önlenmesi: Sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadelede en önemli araç, istihdamın artırılması ve sosyal koruma sisteminin geliştirilmesidir. KOBİ’ler bölgesel anlamda dağılımları, yerel olma özellikleri ve orta sınıfı temsil etmeleri nedeniyle sosyal dışlanmanın önlenmesinde önemli ölçüde etkili olmaktadırlar. KOBİ’ler, sosyal dışlanmaya maruz kalan yada böyle bir risk altında olan bireyleri ve grupları istihdam yoluyla ekonomik ve sosyal yaşama katarak, onların durumlarının iyileştirilmesine ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesine katkı sağlamakta, böylece toplumda sosyal dışlanma ve yoksulluk riskinin azaltılmasında önemli bir rol oynamaktadırlar. DPT; 2006 Yılı Programı, s.91.

KOBİ’lerin oluşturduğu canlı ve hareketli rekabet piyasası ortamından tüm toplum istifade eder. Söz konusu piyasa tipinde; iş imkânları tüketicilerin artan tercih imkânı zenginlik “sağlık eğitim ve ulaşım hizmetlerinin etkin bir şekilde sağlanması mümkün olmaktadır” (Özdemir, 2006: 54). Toplumdaki uç grupların (göçmenler, azınlıklar ve ayrımcılığa maruz kalanlar) ve işe girmede dezavantajlı sosyal kesimlerin istihdam olanağı bulması ve ekonomiye katılımlarını sağlamaktadır (ILO, 189 sayılı Tavsiye Kararı, m. 2 / d).

Yukarıda sayılan avantajların yanında; toplumsal hayat standartlarının yükselmesi, işçi işveren arasında olumlu ilişkilerin gelişmesi, orta sınıfın daha da büyümesi neticesinde toplumun aşırılıklardan ve sosyal sorunlardan korunması toplumsal bütünleşmenin sağlanması, toplumsal ve bireysel gelir dağılımı problemlerinin azalması gibi birçok konuda olumlu neticelerini de saymak mümkündür.  (ILO, World Employment Report, 2002:).

Küçük ve orta boyutlu işletmeler değişik yönlerden ülke ekonomilerine ve sosyal yaşama katkıda bulunurlar. Çeşitli araştırmacıların ifade ettikleri görüşlerden hareketle bu tür işletmelerin sosyal ve özellikle ekonomik yaşama yaptıkları katkılar aşağıdaki biçimde özetlenebilir: BİAR, ANKARA, 1992; 6,7

i.    Bu işletmelerin kurulması daha az sermaye gerektirdiği için ülkenin birçok bölgesine yayılabilirler. Böylece sanayi nispeten geri kalmış bölgelere de kayabilmekte, oralarda iş ve istihdam imkanları yaratmaktadır. Bu durumda ülkede gelir yelpazesi daha dengeli hale gelir. Gelir kaynaklarının ve sanayicilerin ülke çapında yayılmaları sağlandığı için sağlam bir orta sınıf oluşur.

ii.    Ekonominin çeşitli sektörlerinde bu tür işletmelerin çoğalması söz konusu sektörlerde monopolleşmeyi önler. Bunların ekonomik sistemi terk etmeye zorlanmaları serbest ticari rekabeti büyük ölçüde ortadan kaldırabilir. Bir ekonomide serbest rekabet sistemi arzulanıyorsa sistemde bağımsız küçük işletmelerin varlığı bir zorunluluktur.

iii.    Söz konusu işletmeler teknolojik yeniliklere ve konjonktür değişikliklerine daha çabuk ayak uydurabilirler. Bu nedenle ortay çıkabilecek olumsuzluklardan daha az etkilenirler. Böylece istihdamda devamlılığı sağlarlar. Örnek olarak dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğuna sahip Çin, köylerin yanında kurulan küçük işletmeler sayesinde, hem köyden kente göçe hem de işsizlik sorununa çözüm bulmuştur. Ayrıca bu işletmelerde bir kişi istihdam etmek için gerekli sermaye miktarı büyük işletmelere göre daha azdır. Yani bunlar daha emek-yoğun teknoloji kullanırlar. Bu da ülkedeki istihdam kapasitesini artırıcı bir faktördür.

iv.    Bu tür işletmeler sermaye faktörünü en önemli unsur haline getirmeksizin, bir çok kişiye kendi alanında teşebbüs imkanı verir. Çünkü iş kurmak için gerekli sermaye miktarı düşüktür. Bu durumda sermayeyi kişisel imkanlarla sağlamak kolaylaşır. Böylece niteliklere uygun kişilerin girişimciliğe atılmaları imkanı artar.

v.    Yeni fikir ve buluşların ortaya çıkarılıp gerçekleştirilmesinde önemli rol oynarlar. Yeni bir buluşun pazarda satılabilir bir ürün haline gelebilmesi genellikle bu buluşun hedef pazarda bir deneme sürecinden geçirilmesini gerektirir. Büyük işletmeler bu buluşların denenmesi konusunda pek arzulu değildirler. Küçük işletmeler ise bu hususta daha cesur, inançlı ve netice alma konusunda daha azimli olabilirler. Ayrıca geleneksel teknolojinin modernizasyonu ve transfer edilen teknolojinin ülke ekonomisine adaptasyonu konusunda da önemli rol oynarlar.

vi.    Bu işletmelerde işçi işveren ilişkileri daha yakın, sıcak ve olumlu bir ortam içinde yürütülür. Çift yönlü iletişim ve alt kademenin karalara katılımı daha fazla işlerlik kazanır. Böylece sermaye-emek yabancılaşması büyük ölçüde önlenir.

vii.    Çoğu ürün bu tür işletmelerde daha ekonomik olarak üretilir. Bazıları ise talebin sınırlı olması dolayısıyla sadece küçük ve orta boyutlu işletmelerde üretilmek mecburiyetindedir. Örneğin General Motors 37.000 işletmeye bu türden işler vermekte ve bu işletmelerin çoğunluğunu küçük işletmeler oluşturmaktadır.

viii.    Bu iletmeler daha çabuk karar verebilmeleri, yönetim ve genel işletme giderlerini daha düşük tutabilmeleri ve bürokrasiyi azaltabilme gibi nedenlerle daha çabuk ve ucuz üretim imkanına ulaşabilirler.

ix.    Tüketicilerle teması daha yakın olan küçük işletmeler, tüketicilerin zevk ve tercihlerindeki değişiklikleri daha çabuk saptayabilirler. Bunlara uyarlamayı sağlayacak teknik değişiklikleri de daha çabuk gerçekleştirebilirler. Büyük işletmelere göre daha esnek ve kıvrak hareket edebilirler.

x.    Savaş ekonomisinde büyük sanayiler zarar görse de, bu tür işletmeler az da olsa üretimlerine devam ederek toplumun belli ihtiyaçlarını karşılayabilirler.7